Lise ikinci sınıf öğrencisiyim o zaman; düz lisenin eğit ağırlık bölümünde öğrenciyim. Hatrımda kaldığı kadarıyla bahar ayları, ikinci dönemin son yazılısı yani. O zamanlar matematiğimin iyi olduğunu da söyleyemeyiz. Vasat bir matematiğe sahibim genellikle 45 -55 dolaylarında seyreden puanlar alıyorum.
Matematik öğretmenim o sene Seyitnur Başaran idi. O derste sınav notlarını açıklıyordu. İşte her zaman yüksek alan öğrenciler yine 85-100 aralığında seyrediyor; gerisi vasat. 45-70 aralığında notları karışık olarak okumaya devam ediyor. Sıra bana geldiğinde 83 dedi. Yüksek bir not almanın verdiği şaşkınlık ve 85 alarak 5’i kaçırmanın verdiği üzüntüyle o an boş bulunarak hocam 2 puan daha verseydiniz ya dedim. Hoca durdu; her zamanki espritüel tarzı ile işte arkadaşlar insanoğlu böyle nankördür dedi. Hepimiz gülüştük. Ancak o espri, espri olarak kalsa da benim için ders niteliği taşımıştı.
O günden sonra kimsenin bana bir şey vermesini beklemedim. Hep kendim almaya çalıştım. Ayrıca bu örnek vasıtasıyla hayatımdaki bazı durumları da değerlendirme fırsatı buldum. Benim yaşadığım saf bir öğrencinin masum bir talebi olarak kenarda dursa da insanların çok ciddi meselelerde nankörlük yaptığını fark ettim. Hayatımda nankör insanlara ne düzeyde yer vermem gerektiğimi anlamıştım.
Bu çok basit olay bile ders çıkarmamı sağladı ya gerçekten “bir musibet bin nasihattan iyidir” sözünün doğruluğuna inancım arttı. Bugün de insan ilişkilerimi yönetirken bu olaydan çıkarttığım dersler etkili oluyor.
EmoticonEmoticon