İlkokul yıllarımda kompozisyon derslerimiz olurdu. Kompozisyon üzerinden notlar, yıldızlar aldığımız derslerin dışında bir de yarışmalar düzenlenirdi. O zamanlar aklımı pek kullanamadığım için olacak ki bu yarışmalarda derece elde edemedim. Ancak yaşım ilerledikçe geçmişe baktığım zaman giriş, gelişme ve sonuç üçgeninden pek çok ders çıkardım.
Yahu kardeş, bu kompozisyon sana ne öğretti ki böyle ballandıra ballandıra anlatıyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Peki o zaman bu sorunuzu hemen yanıtlayayım…
Giriş, doğuma karşılık gelmektedir. Nasıl ki yazının bir başlangıcı vardır, insan için karşılığı doğumdur. Gelişme ise büyümedir. İnsanın aklının ermeye başladığı, olgunlaştığı dönemdir. Sonuç ise ölümdür. Nasıl ki sonuç paragrafı ile yazıyı bitirirsek, ölümle de yaşam bitmekte. Bu düşünceyle hayatı bir kompozisyona benzetiyorum.
Kompozisyon, bir ustanın kaleminden mükemmel bir biçimde ortaya çıkabilir. Keza, ilk defa bir şeyler yazacak bir insanın kaleminden de berbat şekilde ortaya çıkabilir. Hayatı da aynı şekilde ifade edebilirim. Kompozisyon yazan ustanın eseri gibi, hayatı da en iyi şekilde değerlendiren insanlar vardır…
Kötü değerlendirenleri düşünmek istemiyorum,
İnsan hayat kompozisyonunu özenerek yazmalı…
EmoticonEmoticon